Benim çocukluğumdaki 23 Nisan bayramlarını hatırladım. Çocuk olmak vardı şimdi, ellerimizde bayraklar, balonlar ve bando eşliğinde yürümek… Çocukluğumuzda okulda günler öncesinden yapılan hazırlıklar provalar, gösteriler için kıyafetler, bayram günü okunacak şiirler, duyulan heyecan başkaydı… Her 23 Nisan Ulusal egemenlik ve çocuk bayramında aynı duyguları tekrar yaşamak, hatırlamak, çocukluk günleri özlemi ve heyecanıyla bayramları kutlamak gibisi yoktu.
Bayram günü geldiğinde gösteride yer alan ve şiir okuyacak arkadaşların da telaşı ve heyecanı farklıydı… Farklıydı, özeldi bana göre o kürsüye çıkıp nefesinin ve gücünün yettiğince şiirini bir kahraman edasıyla okumak ve alkışlanmak, farklıydı halk oyunlarını büyük ablalar gibi şaşırmadan oynayabilmek… Şaşırsa bile heyecandan oyunu bırakmamak devam etmekti bayramlar.
Tören sahasında, okul bahçesinde pamuk şeker yemek, baloncu amcadan renk renk balonlar seçmek, üzerinde Atamızın resimli bayraklarını çoşkuyla sallamaktı…
Şimdilerde ise; Stadyumlarda, okul bahçelerinde değil artık caddelerde ve meydanlarda kutlanır oldu bayramlar. Halk kutlar oldu bayramları büyük bir sevinç ve coşkuyla. Ellerde bayraklar, şenlik havasında halaylarla, marşlar hep bir ağızdan söylenerek kutlanıyor artık. Stadyumlardan çıktı bayramlar. Protokole karşı yerine getirilmesi gereken bir görev değil, vatandaşlık görevi olduğunu hatırladı herkes.
Çocuklarımıza armağan edilmiş bu anlamlı günde onların fikirlerine saygı duyup onları dinleyelim. Onları toplumda yer alan geleceğin emanetçileri küçük bireyler olarak kabul edelim ve fikirlerine katılmasak bile saygı duyalım. Bunu yapalım ki onlar da bizden bunu görsünler, görsünler ki gelecekte rotalarını doğru çizebilsinler….
Bir cevap yazın