Aşk denilince aklımıza ilk gelen manzaralar ; el ele tutuşmuş sahilde yürüyen ya da gün batımını evlerinin balkonundan ya da deniz kenarından izleyen ya da parkta oturmuş birbirine kaçamak bakışlar atan bir çifttir genellikle 🙂 Sevgilisi olanların mutlaka yapmak istediği olmayanların ise bir gün olduğunda yapmak isteyeceği en romantik şeyler bunlardır herhalde. Hatta sevgiliniz yoksa beklediğiniz insanı bulduğunuzda yapacaklarınızın listesini bile yapabilirsiniz mesela 🙂
Başlıkta kastedilen aşk hakkındaki gerçekler elbette hislerimizle değil biyolojik yapımızla alakalı, ispatlanabilen gerçekler. Aşka bakış açısı günümüzde tamamen romantik olduğundan çoğumuz hepimiz için geçerli olan bu şeyleri bilmiyoruzdur muhtemelen.
Aşık olmak kalbinizin bir anda hızlanması demektir hatırladığınızda, baktığınızda, konuşurken. Aşıkken dünyadaki tüm renkler bütün canlılığıyla gözünüzün önündedir, birlikte yaptığınız her şeyde içinizde uçuşan kelebekleri hissedersiniz ( korkmayın halüsinasyon değil:) )İşte duygusal olarak ruhunuzun durumu tam da bu şekildeyken, sizce vücudunuzda hiçbir yenilik olmuyor mu? Tabi ki vücudumuz da bu duygularımıza uyum sağlıyor, her zaman olduğu gibi; beynimiz hemen harekete geçiyor. Tabi ki aşık olduğunuzda hissettiğiniz gibi romantik değiller ama işte vücudumuzun karmaşıklığını, mükemmelliğini bize bir kez daha anlatan 10 gerçek …
1) Çiftler arasında cinsel bir çekimin olması için hem dişinin hem de erkeğin yeterince testosteron hormonu salgılaması gerekir.
Evet doğru duydunuz bizler, kadınlar da testosteron salgılarız. Tabi ki erkekler kadar değil, çok az. Genellikle erkeklerde gördüğümüz agresif, saldırgan davranışların bir kısmı testosteron sebebiyledir.( Tabi ki saldırgan ve ya sinirli olmaları için bir gerekçe değil 🙂 ) Bu hormon hem kadında hem erkekte partnerine karşı bir tutku duygusu oluşturur. Ve sizde bu duyguyu oluşturan o özel insanı hiç bırakmak istemezsiniz.
2) Aşık olduğumuz insanı vücudumuz farklı bir bağışıklık sistemiyle görür ve ona doğru çekilmeye başlarız.
Artık bu da ilginç değilse, ilginç tanımını bir daha düşünmeliyim sanırım 🙂 Bu bulgu İsviçre Üniversitesinde Claude Wedekind tarafından yapılan bir çalışma sonucu elde edilmiştir. Bu çalışmayı da kadınlara birkaç erkeğin giyilmiş, yıkanmamış tişörtünü koklatarak yapmıştır. Kadınlar da partnerlerinin olmayan tişörtleri aralarından doğru bir şekilde seçip ayırmıştır.
3) Aşık olmak, uyuşturucu ve ya sigara gibi bağımlılık yapar.
İlişkinizin başlarındayken , cicim ayları, ilk yakınlaşmaları yaşarken vücudumuzun salgıladığı bir hormon olan dopamin uyuşturucu ve ya sigara kullanırken de salgılanıyor. Hani bu maddeler bağımlılık yapar, bir mutluluk verir ya işte bunların sebebi aşıkken ayağımızın yerden kesilmesini sağlayan dopamindir. Dopamin aynı zamanda vücudumuzdaki testosteron salınımını artırır. İlla bir maddeye bağımlı olacaksınız onun yerine aşık olun derim, nasıl olsa aynı etkiyi uyandırmıyor mu her ikisi de ? 🙂
4) Aşk tam olarak sizi aptala çevirebilir.
Aşkın bilmediğimiz, tam olarak çözemediğimiz bir yönü bizi körkütük aşık yapabilir. Bir kişiye aşıkken gözünüzün başka kimseyi görmemesi de bu yüzdendir işte. Buna sebep olan serotonin hormonu bir çeşit sinir hastalığı olan saplantılı-zorlantı bozukluğuna da yol açabilir.
5) Aşk sürdürülebilirliği için kör olmayı gerektirir.
Başkaları ne derse desin aşıkken, sevdiğiniz insan sizin gözünüzde mükemmeldir. Bilim adamlarına göre bu aşktan kör olma durumu insan soyunun devamlılığı açısından gereklidir, çünkü ilişkiyi bir sonraki aşama olan “bağlılık aşaması”na taşıyan en önemli etkendir.6) Aşık olduğunuz ilk yıl boyunca sinir hücreleriniz çok daha iyi bir şekilde çalışır.
Sinir gelişim faktörü (NGF) adlı bir protein, aşık olduğumuz ilk yıl vücudumuzdaki sempati siniri ve duyu sinirlerinin çok iyi bir şekilde gelişmesini sağlar.
7) Romantik aşk ve anne- çocuk arasındaki sevgi birbirine çok yakın kimyaya sahiptir.
Kadınlara özgü bir hormon olan oksitosin, vücudumuzda doğum yaparken ve orgazm olurken salgılanır.
8) Sizi birbirinize bağlayan “bağlılık” hormonunuz olmasa, bağlılık diye bir şey kalmaz aranızda.
Gönüllüler arasında yapılan çalışmalar sonucunda, vasopressin hormonu salgısı durdurulan bireylerin partnerlerine olan ilgisini kaybettiği ve hatta partnerlerini kıskanmadığı ortaya koyulmuştur.
9) Aşık olacağımız ve ya olduğumuz insanın kokusu anne ve babamızın kokusuna benzer.
Kızlar bilir, babamızın kolonya, parfüm ve ya kendine özgü o kokusu aile kokusur aslında, insana rahatlık verir.
10) Kendimize benzeyen birine aşık olmaya çok eğilimimiz var.
Kulağa narsistik geliyor değil mi? Yüz özelliklerimiz, saç rengimiz ve göz rengimiz dışında, kulak mememizin büyüklüğü, akciğer hacmimiz ve metabolizma hızımızın aynı olduğu bir insana aşık olmaya meyilliyiz.
Bir cevap yazın