İstanbul büyük bir kültür sanat deryası… Öyle çok seçenek var ki… Bu hafta neler yapsak diye sormaktan tüm hafta sonumuz heba olup gidiyor. Bu sorundan sizi kurtarmak için İstanbul’da her hafta hangi sergi, hangi tiyatro oyunu, hangi film, hangi festival ya da organizasyon varsa size tanıtacağım. Haftanızı daha iyi değerlendirmek istiyorsanız bizi takip edin derim…
SERGİ/ Joan Miro’nun Sembolleştirdiği Kadınlar, Kuşlar ve Yıldızlar
Joan Miro, 20. Yüzyılın tartışmasız en iyi ressamlarından biridir. İspanya’da doğan ve bir Katalan olan sanatçı, 20. Yüzyılın başlarında resim yapmaya başlar ve daha sonra Picasso ile tanışır. Picasso’dan çok şey öğrenir. Daha sonra Dadacılarla tanışır ve Dadaizm akımından çokça etkilenir. Joan Miro, tüm Dadaistler gibi resimde bozguncu ve anarşisttir. Soyut ve dışavurumcu çalışan ressamın hemen tüm resimlerinin ana teması kadınlar, kuşlar ve yıldızlardır. Sabancı’lar, Salvador Dali ve Pablo Picasso’dan sonra Joan Miro’nun eserlerini de Türkiye’ye getirerek usta İspanyol ressamlar üçlemesini tamamladılar. Sergi, 1 şubata kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nde görülebilir.
TİYATRO/ Tehlikeli Oyunlar
Oğuz Atay’ın ikinci romanı olan Tehlikeli Oyunlar’ın müthiş bir sahne uyarlaması. Tehlikeli Oyunlar, düşle gerçeğin iç içe geçtiği postmodernist bir roman… Birçok ünlü yazardan ilham alınarak yazılan bu eser çağdaş bir Mesih hikayesi… Oğuz Arıcı’nın uyarladığı ve Celal Mordeniz’in rejisini üstlendiği ve Erdem Şenocak’ın başrolünde olduğu oyun 31 ocakta Sahne Pulcherie’de görülebilir.
KONSER/ Mohsen Namjoo
İran’lı büyük müzisyen, setar çalgıcısı, besteci Mohsen Namjoo bu hafta İstanbul’da sevenleriyle buluşacak. Ortadoğu’nun acı coğrafyasını ve imkansız aşklarını müziğiyle ifade eden, duyarlı ve lirik bir çağdaş ozan olan müzisyen İran’ın Bob Dylan’ı ünvanını gerçekten de hak ediyor. Bu muazzam müzik ziyafeti 30 ocak akşamı İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda dinlenebilir.
SİNEMA/Annemin Şarkısı
Daha önce üç tane kısa film çeken Erol Mintaş’ın ilk uzun metraj filmi olan Annemin Şarkısı, doğuda köylerin boşaltılmasıyla İstanbul’a göç eden bir anne oğul hikayesi… Şehre ait olmayan anne, her sabah bavulunu hazırlayıp köyüne dönmek ister. Genç öğretmen Ali ise her gün daha da mutsuz olan annesini mutlu etmek için çareler arar. Bu sırada kız arkadaşının hamile olduğunu öğrenen genç adam iki kadın arasında sıkışıp kalmıştır. Ait olduğu topraklara ruhen bağlı bir anne ile sevgilisi arasında kalan Ali şimdi ne yapacaktır? Film, 26-29 ocak tarihleri arasında Levent Kültür Merkezi’nde görülebilir.
Bir cevap yazın